Hz. Ebu Bekir Sempozyumu Düzenlendi

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından “Hz. Ebu Bekir Sempozyumu” düzenlendi.

İlahiyat Fakültesi Abdulvahab Gazi Konferans Salonu’ndaki programa, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Sivas İl Müftüsü Yusuf Akkuş, Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca, birçok üniversiteden akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Program saygı duruşundan bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Dr. Öğr. Üyesi Durmuş Arslan’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Sempozyum düzenleme komitesi adına konuşan İslam Tarihi ve Sanatı Bölümü Bölüm Başkanı ve Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Aksu, başta Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız olmak üzere sempozyumun düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Prof. Dr. Aksu’nun ardından söz İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan ise  Hz. Ebubekir’in genel özellikleri hakkında bilgi vererek, “Hz. Peygamber’e hayatı boyunca can yoldaşlığı yapan  ve geniş bir kültüre sahip olan Hz. Ebubekir,  dürüstlüğü ve takvasıyla ashap içerisinde ilk sırada yer almıştır. Miraç olayında sergilediği sonsuz bağlılık örneği kendisine Es-Sıddîk lakabı verilmiştir. O bu olayda o ne söylüyorsa doğrudur demiştir. Cömertlikte kendisini kimse geçememiş, bütün malını mülkünü İslam için harcamış, fedakârlığın en güzel örneğini sergilemiştir. Fakat İslami konularda, devlet konularında da bir o kadar da ciddiyet sergilemiş, İslam devletinin otoritesini sarsmaya, kaos ve terör çıkarmak isteyenlere karşı mücadele etmekten de kaçınmamıştır.” şeklinde konuştu.

Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız da “Kerbelâ Sempozyumu’yla başlayan İslam tarihi ile ilgili sempozyum dizimizin bir diğeri Hz. Ebu Bekir sempozyumuyla karşınızdayız.  Allah nasip ederse gelecek yıl da Hz. Osman ile Hz. Ali sempozyumları gerçekleştirilecektir. Hz. Ebu Bekir ile ilgili bir şey söylemeyeceğim, hocalarımızı dinleyeceğiz fakat bir şeyi hatırlıyorum. Dostluk üzerinde şöyle bir ifade vardı. Diyordu ki; ‘dost odur ki ölünmesi mukarrer ve mukadder bir gecede dostun yatağına yatandır. Yine dost odur ki mağarada bütün delikleri kapattıktan sonra son kalan deliğe tabanını yüreği taban olan tabanını dayayandır.’ İşte Hz. Ebu Bekir buydu. Yâr-ı gar ismini almıştır. Allah Hz. Ebubekir’le Efendimiz arasındaki gibi dostluklar gibi bizim de dostluklarımızı daim eylesin.” ifadelerine yer verdi. Konuşmaların ardından sergi gezildi.